13 Haziran 2010 Pazar

Memleketimden Lider Manzaraları

Dün akşam saatlerinde koca bir yılı iyisiyle, kötüsüyle ve bazen de stres dolu günleriyle bitirdikten sonra Antalya’ya ailemin yanına geldim, öncelikli düşüncem ailemle hasret gidermekti. E nede olsa uzunca bir süre ayrı kaldık… Bunun dışında Antalya’nın güzel tatil aylarında deniz, güneş ve sahilin tadını çıkarmak, kitap okumak…

Evimdeyim ailemle kucaklaşıp hasret giderdikten sonra babam; Antalya ve ilçelerinde belediyelere karşı bir operasyon var, birçok belediye başkanı gözaltına alındı deyince pekte şaşırmadım açıkçası. Neticede bilindik tablolar.


Neyse…


Bu işin özünde ne var diye biraz araştırma yaptıktan sonra gördüm ki aynı sorunlar; yolsuzluklar, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma vs…


Memleketimden yolsuzluk manzaraları yani…


Son on gün içinde Antalya merkezli yürütülen Kasırga Operasyonu çerçevesinde aralarında CHP’li Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen ve MHP’li Korkuteli Belediye Başkanı Hasan Gökçe’nin de bulunduğu yaklaşık 50 kişi “İhaleye fesat karıştırmak” “Rüşvet almak” “Rüşvet vermek ve aracılık etmek” suçlamalarından sorgulamaları yapıldıktan sonra tutuklanıp cezaevine sevk edilmişler.


Bildiğimiz gibi tutukluluk durumu mahkemenin son kararı değildir. Belli süre içinde sanıkların avukatları bir üst mahkemeye itirazlarını yapabilirler. Bu durumda Anayasamızda da belirtildiği gibi “ mahkemece suçu kanıtlanıncaya kadar herkes için masumluk karinesi geçerlidir” bu yüzden tutuklanan kişiler için şimdiden suçlu olduğunu söylemek anayasal bir suç olduğundan mahkemenin son kararını beklemek durumundayız.


Ama yinede insan söylenmeden edemiyor işte…


Halkının oylarıyla seçilen bu kişilerin seçim başarılarını yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edip bitirmek veya minimuma indirerek taçlandırmak yerine, böyle yüz kızartıcı suçlara dahil olmak gibi bir durumla gündeme gelmeleri maalesef bir demokrasi ayıbıdır.


Artık ülkemde aynı siyasi kişileri görmekten sıkıldığımı söylemek istiyorum. Seçim öncesi verilen vaatlerin sadece sözde kalması yetmezmiş gibi, kişiliğine güvenerek seçtiğimiz bu zihniyetler artık ülkemizde görmek ve duymak istemediğimiz “rüşvet”, “yolsuzluk”, “ihaleye fesat karıştırma” ve “kurulan paravan şirketler üzerinden iş yapma” gibi suçlamalarla karşımıza geliyorlar. Siyasetin tıkandığı şu günlerde “temiz, vizyon ve misyon sahibi, uzlaştırıcı ve yoksulluğu istismar etmeyen” liderlere ihtiyacımız olduğuna artık yürekten inanıyorum.


Efendiler !


Bu halk yani sizi seçen, bulunduğunuz konumlara getiren ve egemenliğin asıl temsilcisi olan bizler sizden iş, aş istiyoruz, gelecek kaygısı olmayan güzel ve huzurlu bir Türkiye için çalışmanızı istiyoruz.


Öyle 4 yıllık 5 yıllık seçim sürecinde ne kadar vurgun yaparsam o kadar iyi olur düşüncesiyle değil, bu süreç içinde yoksulluğu nasıl ve ne kadar azaltabilirim düşüncesini referans alarak hamleler yapmanızı istiyoruz.


Çocukların ve gençlerin güneşinin öldürülmediği, geleceklerinin karartılmadığı bir ülke istiyoruz. Ve bunlar bizim en doğal haklarımız.

Tüm bunlardan sonra aklıma İranlı şair Furuğ Ferruhzad’ın “Yeryüzü Ayetleri”nden diziler geliyor:


“Güneş ölmüştü

Güneş ölmüştü ve yarın

Uslarında küçük çocukların

Yitik, belirsiz bir kavramdı.

Defterlerine sıçrayan kapkara

İri bir mürekkep lekesiyle

Anlatıyordu çocuklar

Tuhaflığını bu eskimiş

sözcüğün”


Özhan TOK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder